Varolmanın Dayanılabilir Sorumluluğu

Varolmanın Dayanılabilir Sorumluluğu
Fotoğraf: Sinan Uçarsu

Hayatın gerçekliği altında ezilmeden kendi gerçekliğini gerçekleştirme çabasını varoluşsal kaygı olarak tanımlayabilirim. Bu çaba içindeyken buruk mutluluklarınla ölüme doğru yol alıyorsun. Hayatın dinamiğinde kendi gerçekliğin ve ayak uydurman gereken dünya düzeninin gerçekliğinde denge oluşturamıyorsan, bu kaygı seni ele geçiriyor. Acıların ızdıraba dönüşüyor. Izdırap halindeyken sadece zihninde hayata eşlik ediyorsun. Eyleme geçemiyorsun. Varoluşsal kaygıyı göğüsleyemiyorsan, bu kaygı varoluşsal ızdıraba dönüşüyor. Acın buruk mutluluklarını temellendirirken, ızdırabın acele ederek ölmene neden oluyor.

Annenin karnında bütün ihtiyaçların optimum düzeyde karşılanırken; dünyaya geldiğinde çişini, kakasını tutamayan ötekinin varlığıyla var olan bir bebeksin. Kendi yolculuğunda yaş alırken ötekinin gözünden ve kendi gözünden dünyayı algılama ve anlamlandırma biçimin şekilleniyor. Hayatının ne kadarı senin gözünden, ne kadarı ötekinin? Belki de hepsinin toplamısın, belki de hepsinin çıkarma işlemi. Yolculukta birçok kervandan geçiyorsun. Hangi kervanda uzun, hangisinde kısa kalacağını seçme özgürlüğün var. Bazen de çok yorgun oluyorsun ve hiç düşünmeden birine uğrayıveriyorsun. Nelerle karşılaşacağını bilmeden, olumlu olumsuz ihtimalleri tahayyül etmeden rahat uyuyabilecek misin? Çok düşünüp ya da hiç düşünmeden yaptığın seçimlerle gelen sonuçları göğüsleyebilecek misin? Hazır olman mı gerekiyor, hazırlıksız yakalanman mı?

Öğrendiklerin, yetiştirilme tarzın, zorlayıcı duyguların, geldiğin aile, gittiğin yer, gelecek insanlar ve yaşantı hepsinin kaynağında bir şekilde varsın. Bazı kaynaklar senin seçimin değildi. Fakat yöntemlerini ve hassasiyetlerini seçtin kendi kaynaklarına ulaşmak için. Varoluşsal kaygı; kendin olma ve yüzleşme sürecindeki heyecanın kaygı olarak tanımlanması belki de. Bu heyecandan ölebilirsin, mutluluktan ağlayabilirsin. Heyecanını ölüme ve gözyaşına dönüştürmek sana ait. Fakat ağlamaya çekindiğinde ne kadar otantik davranabilirsin? Zaaflarına, yeterlilik ve yetersizliklerine, olmaya ve oldurma çabalarındaki cesaretliliğin ve kararlılığınla otantik bir zemin inşa ediyorsun. Kendinden gelenleri işitmek epey zor. İşittiklerini yüksek sesle duyurma gayretin var fakat zorlayıcı.

Varoluşundan işittiklerine sağır olmak isterken, bazen bunu başkalarıyla korkmadan paylaşma yolu biraz yokuşlu, biraz taşlı, biraz düz. Fakat varoluş düzlükte yaşanmıyor. Yokuşlu ve taşlı yollarda yürümeyi, koşmayı, nefes nefese kalmayı seçme cüretkarlığı ve bu cüretkarlıktan gelen sonuçların sorumluluklarını göğüsleyebilmeyi kabul ediyorsun. Her kabul ettiğin kavga etmeyeceğin anlamına gelmiyor. Varoluş yolu senin için kavgalı barışlı geçiyor. Fakat bu yolda kendi kendinle barışmayı, kavga etsen de yaralı başını okşamayı öğreniyorsun. Heyecanını ölüme ve gözyaşına dönüştürmek sana ait. Fakat ağlamaya çekindiğinde ne kadar otantik davranabilirsin?

Zaaflarına, yeterlilik ve yetersizliklerine, olmaya ve oldurma çabalarındaki cesaretliliğin ve kararlılığınla otantik bir zemin inşa ediyorsun. Kendinden gelenleri işitmek epey zor. İşittiklerini yüksek sesle duyurma gayretin var fakat zorlayıcı. Varoluşundan işittiklerine sağır olmak isterken, bazen bunu başkalarıyla korkmadan paylaşma yolu biraz yokuşlu, biraz taşlı, biraz düz. Fakat varoluş düzlükte yaşanmıyor. Yokuşlu ve taşlı yollarda yürümeyi, koşmayı, nefes nefese kalmayı seçme cüretkarlığı ve bu cüretkarlıktan gelen sonuçların sorumluluklarını göğüsleyebilmeyi kabul ediyorsun. Her kabul ettiğin kavga etmeyeceğin anlamına gelmiyor. Varoluş yolu senin için kavgalı barışlı geçiyor. Fakat bu yolda kendi kendinle barışmayı, kavga etsen de yaralı başını okşamayı öğreniyorsun.